Bugün yollanıyorken bir gurbete
yeniden
Belki bir kişi bile gelmeyecektir
bize.
Bir kemiğin ardında saatlerce yol
giden
İtler bile gülecek kimsesizliğimize.
Gidiyorum: Gönlümde acısı
yanıkların…
Ordularla yenilmez bir gayız var
kanımda.
Dün benimle birlikte gülen
tanıdıkların
Yalnız bir hatırası kaldı artık
yanımda.
Yufka yüreklilerle çetin yollar
aşılmaz;
Çünkü bu yol kutludur, gider Tanrı
Dağı’na.
Halbuki yoldaşını bırakıp
dönenlerin
Değişilir topu da bir sokak
kaltağına.
İster düşün… Kendini ister hayale
kaptır…
Uzar, uzar, çünkü hiç sonu yoktur
yolların.
Bakarsın aldanmışsın, gördüğün
bir seraptır
Sevimli bir hayale açılırken
kolların.
Ey doğunun alnımı serinleten
rüzgarı!
Ey karanlıkta bana arkadaşlık eden
ay!
Arzularım bir oktur, aşar ulu
dağları,
Düştüğü yer uzakta “dilek”
adlı bir saray.
O sarayda bulunca tanrılaşan erleri
Artık gözüm arkaya bir daha
dönmeyecek.
Hepsi sussa da “Kür Şad” uzatarak
elini:
“Hoş geldin oğlum ATSIZ, kutlu
olsun!” diyecek.
1932
kaynak: Nihâl
Atsız – Yolların Sonu(Şiirler), Baysan Yayınları, İstanbul
1992
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder